8 Şubat 2008 Cuma

İslam'da Mükellefiyet

Mükellefiyet, islam dinine girmiş olanların (yani müslümanların) yapması gereken sorumlulukları demektir. Mükellef ise, sorumlu olan (müslüman kişilere) denmektir. Mükellef (yani sorumlu olan kişi), sorumluluklarını bilmesi gerekir. Sorumluluğunu bilmeyen bir kimse hem halk tarafından hemde HAK tarafından hoş karşılanmaz, hatta kınanır.
İslam dininde, sorumluluklar derece derecedir. Bu dereceler arasındaki mesafe, birbirinden ayrı ve farkı açık olan büyük alan ve mesafeler gibidir. Yazımızı okudukça anlıyacağınızı umuyoruz.
Mükelleflerin yapması gereken sorumluluklar fıkıhta, Farz, Vacip, Sünnet, Müstehap, Mübah, Mekruh, Haram, Müfsid terimleriyle bilinmektedir. Her müslümanın Farz nedir, vacip nedir, sünnet nedir vs. bunları bilmesi gerekir. Bunları bilmek demek, sorumluluklarını bilmek demektir.
Bir müslüman, Allah'ın bir ve tek olduğuna iman ettikten sonra, islamiyeti kabul etmiş ve bu dine girmiş olur. Müslüman, islam dinine girmekle bazı sorumluluklarıda beraberinde getirir. Bu sorumlulukları yukarıda saydık. Hepsine birden fıkıhta Efâl-i Mükellefîn denmektedir.
Efâl-i Mükellefîn hakkında detaylı bilgileri edinerek dinimizi öğrenmeli, hatalı ve yanlış yaptığımız şeylerin farkına vararak kendimizi düzeltmeli, işin hikmetini, sorumluluğun ciddiyetini bilerek, anlayarak, öğrenerek yaşamalıyız ki kulluğumuzu olgunlaştıralım. Kulların birbirinden üstünlüğü olgunluk makamıdır. Kim kulluk bakımından olgunluk derecesini yükseltmek için, Allah rızasına ulaşmak ve ona yakınlaşmak için çabalarsa muhakkak onun yaptığı bu ameller boşa gitmeyecektir. Çünkü Allah için yapılan hiçbir amel boşa gitmez..

İslam'da Şeriat

Şeriat, Allah'ın kanunlarına denen fıkıh terimidir. Doğru yol, hak din yolu, nur, aydınlık ve ışıktır. Peygamber efendimiz (Sav) 'in Allah-u Tealadan aldığı emir ve yasakları insanlara gösterdiği yoldur. Bu yoldan başka bir yola giren kimseler apaçık bir sapıklığa doğru, helake doğru sürüklenmektedir.
Müslümanım diyen, Şeriat'ı kabul etmiş demektir. "Ben şeriatçı değilim" demek çok tehlikelidir, direkt dinden çıkarır. Bunun anlamı "Ben Allah'ın kanunlarına uyanlardan değilim" demektir. Allah'ın kanunlarına uymayanlar ise, çok pişman olacakları bir yola sürüklenirler. Bilmeden yapan kimseler ise, kelime-i şahadet getirerek imanını tazelemeli, tövbe ve istiğfar etmeli, ayrıca birdaha böyle yapmamak için samimiyetle Allah'a bağlanmalıdır.
İnsanların çoğu, cahilliklerinden dolayı ŞERİAT'ın ne olduğunu bilmeden ileri geri konuşanlar büyük bir hata yapmaktadır. ŞERİAT'ın ne olduğunu öğrenmek, bilmek ve bilmeyenlere de öğretmek anlatmak gerekir. Kesin olarak inanılması gereken şeyleri bilmeden anlamadan kötülemek, o kişiyi kötü yola sokar ve pişman olacağı şeyler yaptırır. Bilmeden boşu boşuna amelleri yok olur.
Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) gönderdik. Artık aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. (Ey ümmetler!) Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şerîatlerde) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n gerçek tarafını) O haber verecektir. (Mâide suresi, 48. ayet)
Sonra da seni din konusunda bir şeriat sâhibi kıldık. Sen ona uy ; bilmeyenlerin isteklerine uyma. (Câsiye suresi, 18. ayet)
Şeriat, Allah'ın kanunlarıdır dedik. Peki nedir bu kanunlar ?Allah'ın kanunları, emrettiği nizam ve intizamlardır. Örneğin Allah'ın helal kıldıkları şeyler şeriat kanunlarındandır. Haram kıldığı (yani yasakladığı şeyler) yine onun kanunlarındandır. Emrettiği şeyler ve yasakladığı şeylerde onun kanunlarındandır.
Bir ticaret yapıldığında nasıl ki işyeri için devletin izni, ruhsatı, vergisi vs. ödenmesi ve onların kanununa uyulması gerekiyorsa, nasılki bu kanunlara uyulmadığı taktirde işyeri kapatılıyor veya ceza veriliyorsa, aynı şekilde Allah'ın kanunlarında da bu tür olaylar vardır. Örneğin (Allah adına) yalan yere yemin etmek Allah'ın kanununda (yani şeriatte) yasaklanmıştır. Bu yasak çiğnenirse cezası uygulanır. Fıkıhta, bu tür cezalara KEFFARET denir.
Yemin konusunda Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor: "Allah kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da keffareti, ailenize yedirdiğinizin (kalite bakımından) orta hallisinden on fakire yedirmek yahut onları giydirmek yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamayan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffareti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah size âyetlerini açıklıyor; umulur ki şükredersiniz." (Mâide suresi, 89. ayet).
Gördüğünüz gibi, kasıtsız olarak yapılan yeminlerden dolayı sorumlu tutulmayacağımızı, bilerek yapılan yeminlerden sorumlu tutacağımızı Allah(cc) bize bildiriyor. Eğer yine de böyle bir hata yaparsak cezasını söylüyor. Ya 10 fakiri (kendi ailemizin normal gideri gibi, orta hallisinden) yedirmek, yahut 10 fakiri giyindirmek, yahut 1 köleyi serbest bırakmak gerekir. Bunları yapamayan veya bulamayan üçgün oruç tutmalıdır. (Burada anlatılanlarda sıraya riayet edilir. Eğer birisinde imkanı yoksa diğerine bakılır. Herhangi birisini seçmek yerine, sıraya uymak daha iyi olur.)
Yukarıda anlatılan ölçüler, Allah'ın kanunlarından sadece bir tanesidir. Bu kanunlara uyup uymamak insanların cüz-i iradelerine bağlıdır. Eğer bir müslüman, Allah'tan korkuyorsa zaten yalan yere yemin etmez. Ancak etmişse bile bu keffarete uyar. Eğer bu keffaretide yapmazsa, cezası ahirete kalır.Bir cezanın ahirete kalması demek, büyük bir kayıp demektir. Örneğin bu olay için, "Ya Rabbi! Ben pişmanım, yalan yere yemin ettim, affet." deyip, üç gün oruç tutarsa bunun cezasından kurtulur (Allahu alem). Ancak ahirete kalırsa, daha fazla bedel ödemek zorunda kalabilir. Çok pişman olursada, iş işten geçmiştir. Fakat, Allah celle celaluhu affederse o başka..
Farkettiniz mi, Allah(cc) bir cezayı ibadetle telafi ettiriyor. Oruç tutmak, fakirleri yedirmek, köleleri serbest bırakmakta çok faydalı ve faziletlidir. Demekki iyilikler, kötülükleri yok eder.
...Şüphesiz iyilikler, kötülükleri giderir... (Hûd suresi, 114. ayet)
Sonuç olarak bir müslüman, şeriate (yani Allah'ın kanunlarına) uymalıdır. Uymaz ise, hiçbirkimseye zarar veremez. Bilakis, kendisi zarar görür ve pişman olur.
Şeriat, insanların Yasasından üstündür. (Yani Allah'ın kanunları, insanların kanunlarından üstündür) Eğer insanların kanunlarında, Allah'ın kanunlarını çiğneyecek şeyler var ise onlara itaat edilmez. İsterse devlet olsun, isterse anne baba olsun Eğer Allah'ın kanunlarını çiğnetmeye emir verirlerse onlara itaat edilmez.
Biz elhamdülillah hem müslümanız, hemde şeriati kabul etmişiz. Allah'ın emirleri başımız üstünedir..

İslam'ın Anahtarları

Bildiğiniz gibi anahtarlar, kapalı olan bir yeri açmak için kullanılır. İslam anahtarları dememizdeki gaye mecaz anlam kullanarak olayı daha iyi analamak ve anlatmak içindir.
İslam Sarayımızın kapısında KÜFÜR KİLİDİ vardır. Sarayın dışındakiler hüsranda, içindekiler huzurdadır. Eğer bu saraya girmek istiyorsak, kapısındaki kilidi kırmak zorundayız.
İşte! En Önemli Anahtarımız
Kelime-i Şahadet. Kilidi kırıp huzura kavuşmak için imanımızın beyanıdır. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitliğimizdir. Hz. Muhmmed Sallallahu aleyhi vesellem efendimizin, Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna şahitlik oluşumuzdur. İyiliklere yönelten, kötülükleri mahfeden islam anahtarıdır. İşte o anahtar şahadet sözlerimizdir.
(Kelime-i şahadet hakkında bilgi alamak için tıklayın)(İslam sarayı hakkında bilgi alamak için tıklayın)
Biz inandık, iman ettik. Şahitlik yaptık. Yaratılış gayemizi anladık. Nereden gelip nereye gideceğimizi anladık. İslam bize herşeyi öğretti ve öğretiyor. Haberleri yalancılardan değil Allah ve Rasulünden öğrenmeye gayret ediyoruz ve edeceğiz. Yalancılık hem dünyada hem ahirette bize hiçbir fayda vermez. Aksine zarar verir. İbretliklerle tecrübe edilmiştir, sabittir. Her amelin karşılığı muhakkak vardır. Allah için yapılan zerre kadar iyilik bile, karşımıza o derece büyük çıkacak ki biz bile şaşıracağız. Ancak niyetleri doğru tutmak gerekir. Niyetler Allah rızası için değilse, o kimse korksun.

Kötülükleri yoketmek
Bildiğiniz gibi birçok şeyin muhakkak zıddı vardır. Kötülüklerin zıddı da iyiliklerdir. Kötülükleri yok edip iyiliklere yönelmek gaye edildiğinde, dosdoğru yola girmiş oluruz. İşte bu iyilikler İslam'ın emrettiği iyiliklerdir. Size, bize ve bütün insanlara göre iyilikler değişik değişik olabilir. Ancak ölçümüz Kur'an ve sünnet olmalıdır.
Gündüzün iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri (günahları) giderir. Bu, öğüt almak isteyenlere bir hatırlatmadır. (Hûd, 114)
....Şüphesiz Allah, iyilik edenleri sever. (Maide, 13)
Kim (Allah huzuruna) iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır. Kim de kötülükle gelirse o sadece getirdiğinin dengiyle cezâlandırılır. Onlar haksızlığa uğratılmazlar. (En'âm, 160)
...Çünkü Allah, iyilik yapanların mükâfatını zâyî etmez. (Tevbe, 120)
İşte onlar, iyiliklere koşuşurlar ve iyilik için yarışırlar. (Mu'minûn, 61)

İyilik Edenlerin Mükâfâtı ??
Onlar için Rableri yanında diledikleri her şey vardır. İşte bu, iyilik edenlerin mükâfatıdır. (Zümer, 34)
Bu ayet sanki herşeyi açıklıyor. Rableri yanında diledikleri herşey vardır....

İslam'ın Kilitleri

İslam, huzur, barış, mutluluk ve rahatlık dinidir. En kolay dindir. Bu dini yaşamak insana hem maddi hemde manevi bir haz ve lezzet verir. Ancak kalbi hasta olanlara ağır gelir. Kalp, yürek dediğimiz et parçasındaki manevi bir güçtür. Akıl, yönetim, denge, ilham, vesvese gibi şeyler kalpte toplanır. Eğer kalbimizi Allah'ın istediği gibi eğitirsek dinimizi rahatlıkla yaşayabiliriz. İmanımızı kuvvetlendirdiğimiz zaman ne kadar çok bize engel olmak isteyen kişiler olsada biz davamızdan vazgeçmediğimiz müddetçe şeytan bile bize zarar veremez.
İslam'ın huzur ve mutluluğu, niçin yaratıldığını bilme duygusu, yalan ve düzen bozma gibi şeylerin yasaklanması elbetteki hepimizin faydası için emredilmiş ve tavsiye edilmiştir. Ancak bilelimki KİLİTLEMEMİZ GEREKEN ŞEYLER VAR !
NELERİ KİLİTLEYECEĞİZ ?
Kötü ve çirkin olan, Allah'ın ve Rasulünün beğenmediği, yasakladığı şeyleri yapmamak, elbette bizim için en önemli vazifelerdendir. Bu çirkin ve beğenilmeyen şeylerden kaçınmak TAKVA dediğimiz bir dini terimle bağlantılıdır. Kim kötülüklerden sakınırda Allah için iyilik işlemekte birbiriyle yarışırsa, o kimselere müjdeler olsun.Kilitlememiz gereken şeyler bütün kötü, çirkin, ahlaksız, hoş karşılanmayan, beğenilmeyen şeyleri terketmek olduğunu bilelim. Haramlar azdır. Mübahlar ve helaller çoktur. Mübahlar (izin verilenler), Helaller (Temiz olanlar ve yapılması daha hoş olanlar) hem Allah'ın sevgisine hemde Rasulünün sevgisine sebep olur. Neden Allah'ı sevindirmek yerine haramlara yönelelim ki ? Bu yüzden kötülükleri kilitleyeceğiz (terk edeceğiz)...
ZORLANIYORUM..
Eğer kötülükleri kilitlemekte zorluk çekiyorsanız nasihat dinleyin, Ölümü düşünün, Allah'ı hatırlayın. Yine de olmuyorsa Namazda huşuyu (samimiyeti) sağlayın. Dinde gevşeklik ya sabit bırakır ya da geri gitmemize neden olur. Ancak samimiyet ise bizi daima ileri götürür. Bizi ileri götüren şeylerle uğraşmazsak zarar ederiz, zorlanırız.Bu zorluklardan kurtulmak için DİNDE GEVŞEK OLMAMAK gerekir.
KİLİTLER GEVŞEK İSE..
Kilitlediğimiz bazı kötülüklerin gevşek olması tehlikedir. Eğerki terkedilen kötülükler ile karşı karşıya kalınırsa bir nevi nefisle cihat yapılmış olur. Amaç kötülüğü yenmek ve iyiliklere yönelmektir. Kilitlerin gevşek olması demek, halen kötülüklerle bir bağlantının olması demektir. Bu bağlantı tamamen koparılmadığı müddetçe kâmil (olgun) bir imanı elde edemeyiz. Olgun imana kavuşanlar artık kolaylıkla kötülüklerle baş edebilirler.
EN BÜYÜK KİLİT
En büyük kilit, küfre karşı olmalıdır. Küfür, dinden çıkaran ve inkarcıların tarzıdır. Bir mü'mine inkarcılık ve küfür hiçbir şekilde yakışmaz. Bu yüzden dinden çıkarır. Neden mi? Çünkü Allah'ın emir buyurduklarına karşı çıkmak isyan, yapmamak itaatsızlık, dikkate almamak ise önemsememesinden kaynaklanır.
Kötülüğe giden kapılara kilit vurmalı, iyiliklere doğru yol almalıyız. Eğer hedefimiz dosdoğru yol ve amacımız Allah rızası ise, müjdeler olsun...

İslam Sarayı

Sevinmek lazımken niçin ağlarsın?
Resulullah efendimiz Arafat dağında, Kusva adlı devesine binmiş halde dururken, meal-i şerifi (Bugün dininizi ikmal ettim. Size verdiğim nimetleri tamamladım. Din olarak size İslam dinini beğendim) olan, Maide suresi, 3. âyet-i kerimesi nazil oldu. Herkes sevindi, fakat Ebu Bekri Sıddık ağladı. Dediler ki, ya Eba Bekir, bugün sevinmek günüdür. Bu sevinmek icap eden hâle niçin ağlarsın ki, İslam dini kemal buldu. Allahü teâlâ müminler üzerine nimetini tamamladı. Ebu Bekri Sıddık ârif ve gayet akıllı bir sultan idi. Resulullaha çok fazla muhabbeti olduğundan, daima ahvali şeriflerine dikkatli idi. Buyurdu ki: (Her kemalin zevali vardır. Bu âyet-i kerimede size dinin kemali göründü. Ve lakin bana Resulullahın zevali [ayrılışı, vefatı] göründü. Bir yapıcı, bir padişah için, saray yapıp, dört duvarını tamam eylese ve üstünü örtse, kapılarını assa, o yapıcıya destur verirler. Resulullah yapıcı idi. Din sarayını yapmaya gelmiş idi. O saray din sarayıdır ki, beştir.
Birinci duvarı namazdır.İkinci duvarı zekattır.Üçüncü duvarı oruçtur.Dördüncü duvarı hacdır.Kapısı gusüldür.Temeli imandır.Tavanı ihlasdır.Aşağı eşiği tevazudur.Üst eşiği yavaşlıktır.Sağ kanadı tevekküldür.Sol kanadı temelluktur.Kilidi küfürdür.Anahtarı şehadettir.Derecesi rifattır.İçi saadettir.Dışarısı şekavettir.
Her kim ki şehadet anahtarı ile İslam sarayı kapısından küfür kilidini kırarak, içeri girdi ise, saadet onundur.Her kim, Allahü teâlâ korusun, küfür kilidini bu saray kapısına vurup, dışarıda kaldı ise, şekavet onundur. Resul-i ekrem ne zaman ki bu İslam sarayını yapıp, kemaline yetiştirdi, bu âyet-i kerime nazil oldu. Dolayısıyla, Resulullahın aramızdan ayrılık vakti geldi diye ağladım.) Resulullah veda haccı yapıp, Medine'ye geldikten seksenüç gün sonra vefat etti.

İslam Dininin Temelleri

İslam dinine mensup olan müslümanların (yani iman edip kabul etmiş olan mü'minlerin) ilk yapması gereken sorumlulukları, yaratılış gayemiz olan ibadetlerdir. İbadet deyince Allah rızası için yapılan herşey, bu konunun içine girmektedir. Ancak özellikle yapılması emredilen ibadetler, diğer ibadetlerden şüphesiz üstündür.
Yapılması emredilen (farz olan) şartlara İSLAMIN ŞARTLARI diyoruz.
İSLAMIN ŞARTLARI
İslamın şartı 5 tir. Bunlar;
Kelime-i Şahadet Getirmek
Namaz Kılmak
Oruç Tutmak
Zekat Vermek
Hac Yapmak
Güzel Allah'ımızın, bize kendimiz için hayırlı olacak ve kendi katında değer verdiği en önemli ibadetler bunlardır. İbadetlerin sultanıdır. Birinci maddedeki (Kelime-i Şahadet) imanımızın, şahit olduğumuz (bir nevi söz vermek) olduğunu biliyoruz. İkinci maddede gelen NAMAZ ise, bir müslümanın en çok dikkat etmesi gereken ibadetlerdendir. Namazda gevşeklik ve terketmek harama sürükler, inkar etmek ise dinden çıkarır (dinin kesin ölçülerini inkar etmek, dinden çıkarır).
Namaz, Allah'ı anmak için en tesirli ibadettir. Tekbiriyle Allahı yüceltir, Kıyamıyla saygıda ayakta bekler, Kıraatiyle Allah kelamını okur, Rükusuyla Allah'ın huzurunda eğilir, Secdesiyle Alnını yere koyar ve oturuşuyla edep üzere, ilahi huzurda kulluk vazifesini yerine getirir vaziyetteki bir ibadet, Allahın en çok hoşuna giden amellerdendir. Önemli olan niyetimizin sağlamlığıdır. (Yeterki niyetimiz Allah rızası için olsun)
Zekat ve hac şartları ise, maddi durumumuzla bağlantılı ibadetlerdendir. İkisindede çok hayır vardır. Zekat ile fakirlik-zenginlik dengesi sağlanır, Hac ile Kıblemiz olan Kâbe ziyaret edilir, Peygamberimizin yaşadığı ayak bastığı topraklar beldeler görülmüş hatırlatılmış olur ve imanımızı artırmış olur. Bu yüzden hiçbiri kesinlikle gereksiz değil, aksine bizlere lazım olan şeylerdir.
İslam'ı güzel bir biçimde yaşamak istiyorsak, şartlarına uyarak ve uygulayarak huzura kavuşabiliriz. Hepsi bizim elimizde.Huzur İslamda..

Müslümanlık

Müslüman Nedir?
Müslüman = İslam olan.İslam dinine inanmış kimselere müslüman denir.
Müslümanlık Nedir?
Müslüman'ın dini ölçülerle yaşamasını ifade eden bir terimdir.Müslüman bir kimse eğer dininin gerektirdiği şeyleri yerine getirmekte hata ve yanlışlıklar yaparsa diğer bütün müslümanlığın suçu değil, o kişinin müslümanlığında bir sorun var demektir. Her müslüman, müslümanlığını en iyi şekilde yerine getirmeye çalışmalı ve gayret göstermelidir.
Nasıl Müslüman Olunur ?
Müslümanlık büyük bir şereftir. Kimisi anne babasının müslümanlığından dolayı müslüman olur. Kimisi de sonradan müslüman olur. Önemli olan bu dine girip Allah'a ve emirlerine inanarak, ebedi hayata hazırlanmaktan ibarettir.
Müslüman olmak için, Allah'ın BİR ve TEK olduğuna inanmak, Onun yarattığı meleklerine inanmak, Onun indirdiği kitaplara inanmak, Dini tebliğ etmek için gönderdiği peygamberlere inanmak, ölümden sonra tekrar dirileceğimize ve hesap vereceğimize inanmak, Kaza ve Kader'in Allah'ın dilemesiyle olduğuna inanmak ilk şartlardır. Bunlara İMANIN ŞARTLARI diyoruz. Bunlara inanmak farzdır.
İman ettiğini (yani inandığını) kalp ile tasdik dil ile tekrar etmek gerekir. Kalp ile tasdik demek, Yukarıda sayılan İMANIN ŞARTLARI'na kesin olarak kalben inanmak, şüphe duymamaktır. Dil ile tekrar ise Kelime-i Şahadet'tir.
Kelime-i Şahadet:
Eşhedü en-lâa ilâhe illallâah. Ve Eşhedü enne Muhammeden Abduhû ve Rasûluhû.
Anlamı: Ben Şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Ve yine şahitlik ederim ki Muhammed (sallallâhu aleyhi vesellem) Allah'ın kulu ve rasulüdur.
Eğer İmanın Şartlarına kalben inanıp, Kelime-i Şahadet'i de söylerseniz, İnşallah Müslüman oldunuz demektir.

Müslümanın İlk Yapması Gereken Şeyler Nelerdir ?Müslüman olan kişi, İslam dinine girmiş olur. İlk yapması gereken şeylerden en önemlisi dinini öğrenmesidir. İkincisi öğrendiğini uygulaması, Üçüncüsü ise, samimiyettir. İslam dininde bir takım farzlar (emirler) vardır. Bu emirler herhangi bir insan veya varlık tarafından değil, bir ve tek olan Allah tarafındandır. (Yani kısacası, Allah'ın emirlerine Farz Denir)
Müslümanlar ilk olarak FARZ'ları öğrenip uygulamaya koyulmalıdır. Bu farzların en önemlileri İSLAMIN ŞARTLARI'dır. (Bilgi için tıklayın)

Müslümanlık Nasıl Yenilenir, Tazelenir ?
Namaz kılan bir müslüman, zaten her namaz kıldığında TAHİYYAT oturuşundaki okuduğu dua'da, kelime-i şahadeti söylemektedir. Kelime-i Şahadet, kalben inanarak söylendiği taktirde müslümanlık sözleşmesi yapılmış veya tazelenmiş olur. Bu sözleşmeye sadık kalmak, aklı başında olan her müslümanın sorumluluğudur. Müslüman, sözünde durmalıdır.
İman eden müslüman, İSLAMIN ŞARTLARINI yapmazsa ne olur ?İslamın şartlarından ilki kelime-i şahadettir. Bunu tastik etmeyen kimse müslüman değildir. Diğer şartlara gelince, iman etmiş bir müslüman namaz kılmazsa, oruç tutmazsa, imkanı olduğu halde zekat vermezse, hacca gitmezse müslümanlıktan çıkmaz, kafir olmaz, kafir denmez.Ancak çok büyük bir eksikliktir. Yaratılma gayesine uygun düşmez, nankörlüğe, şükürsüzlüğe, boş ve faydasız olan şeylere, yasak ve haram olan şeylere sürüklenir. Elbetteki Allah'ın bizim yaptığımız ibadetlere kesinlikle ihtiyacı yoktur. Yapılan ibadetler, kişinin kendisine fayda veya zarar verir. Hele Namaz gibi çok büyük bir ibadetin noksanlığı insanı helâke sürükler. Nitekim imanın en büyük alameti kelime-i şahadetten sonra, NAMAZ'dır.